25 Ocak 2015 Pazar

Çift Başlı Kartal

Ak Din’e (Ak Cang) göre kartal / bürküt / hotoy / kara kuş gibi adlarla anılan kuş, önemli bir dini semboldür. ”Yeryüzü’ndeki ‘Kurt’ neyin ongunuysa gökyüzündeki ”Kartal” da aynı ongunun karşılığıdır.”

Kartal da Kaf Dağı’nın kuşlarındandır ve kutsaldır, Tanrı’nın kuşudur. Kartal kültüyle ilgili geleneklerden anlaşıldığına göre, Kartal Tanrısal ışığın ve Gök Tanrı’ya yakınlığın simgesi sayılmıştır. O göğün en yüksek katlarına uçabilmesi özelliği ile Gök Tanrı’ya en yakın olma değerini üstünde taşımaktadır. Gök-Kartal göğün en üst katlarına kadar uçabilmektedir. En yüksek ruhlarla alâkası vardır. Kimse kahramanların, ataların yaşadığı gökyüzü sınırına onun kadar yaklaşamaz. kartal adeta Tanrı’nın habercisi olarak da görülür. Dokuz gün gökte, dokuz gün yeraltında yaşar.

Kam’ın ölüp dirilme deneyiminde kartal, dokunulmaz hale gelecek biçimde düzenlemek için kahramanı yutar ve kanlı canlı olarak tekrar hayata iade eder. Mitsel anlamda bu kartal iki başlıdır.

Çift Başlı Kartal
Bilinmektedir ki ”Tonyukuk”, başlığında gerçek bir Tanrısal damga olan iki başlı kartalı taşımaktadır. Bu kartal, kanatlarını gerdiği zaman yeryüzünü kaplayan, sol kanadı Ay’ı, sağ kanadı da Güneş’i örtebilecek kadar büyük bir kartaldır. Bakır tırnakları vardır. Kartal altın tüylüdür. İlkbahar ve güz mevsimleri kartalın ruhunun iradesine bağlıdır. Kartal bir defa kanatlarını sallarsa buzlar ve karlar erimeğe başlar. İkinci defa sallarsa ilkbahar gelir. ‘İlkbahar yılın gelişi’ adını verdikleri bahar türküsününün eski devirlerde kartal namına söylenen ilahilerin kalıntısı olduğu hakkında bilgiler vardır. Kartal göğün göbeği ile birleşen ekseni korumaktadır, bu sebeple de aynı zamanda koruyucu ruh niteliğini de taşır.

Eski Türkler’de Yasa ve töre, Tanrı’nın emri ile bir kartal şeklinde gelen ruhla iletilirdi. Bir Türk, evinin yanında kartalı görürse, eğer hazır et bulunmazsa derhal onun için bir kurban keser. Biri yanlışlıkla kartalı öldürürse, Kam çağırılarak dini tören ile kartalın cenazesi gömülür. Kısır kadınlar, çocuk vermesi için kartala baş vurup yalvarırlardı. Bundan sonra dünyaya gelen çocuğa ‘hotoy törüt-teh’ (yani kartaldan türemiş) denirdi. Grifonlar, göğü, tan ağarışını, ilim, irfan, kuvvet gibi kavramları ifade eder. Türk sanatında daha çok kartal başlı grifonlar yaygın olarak görülür. İmparatorluk ünvanı, seramik tasvirlerde ve Selçuklu taşlarında kartalın göğsünün üzerine yazılır.

Grifin
Kartal, aklı, kahramanlığı, irfanı, keskin görüşü, ruhun aydınlanmasını, sağaltımı, yaratılışı, saklı manevi gerçekleri görmeyi, manevi olanı görmek için maddeden yukarı yükselmeyi, Kam’larla, manevi hocalarla birlikte olmayı, büyük denge gücü, vakar ve zerafeti, olayları yukarıdan görebilmeyi, resmin tamamına hakim olabilmeyi, yüksek gerçekliklerle bağlantıda olmayı temsil eder. ”Kartal aynı zamanda sadık bir muhafızdır. (Yaşar Kalafat, Altaylar’dan Anadolu’ya Kamizm, Şamanizm, Yeditepe Yayınları) Demircilerle, Kam’ların aynı kökten geldiklerine inanıldığı için Kam’ların kökeninin bağlandığı kartalın, demircilerle de yakın ilgisi görülmektedir. Kartal, merkezi devletin de simgesi olmuştur…….

Ayrıca biliyoruz ki, Tanrıcı Türklerde kahramanların, öldükten sonra göğe çıktıklarına inanılır. eskiden yeryüzündeki her insanın göğe istedikleri zaman çıkabildikleri bir altın çağın varlığını ve sonra insanlığın düşüşü ve yozlaşması ile artık bütün insanların göğe çıkmalarına izin verilmediğini hatırlarsak, bu olayın ölümden sonrasını da kapsadığını görürüz. Artık ölümden sonra bile herkes göğe çıkamamaktadır. Göğe çıkmak sırra ermedir, kemale ermenin bir göstergesidir. Bu sebepten ötürü göğe çıkanların sayısı, yer altına inenlerden oldukça azdır…..

Orhun yazıtlarında söylenen dua, edilen temenni ilginçtir:

”Halkınızı değerli evlâdınızdan, tay gibi oğullarınızdan daha iyi besliyor idiniz. Uçup gittiniz. Göklerde de hayattaki gibi olasınız. (Talat Tekin, Orhun Yazıtları, Simurg Kitabevi, s.53.)

Buradaki temenni, yukarıya, öteki âleme gittiğinizde de ulusu koruyan, yüceltenlerden olunuz anlamındadır ve göğe yükselen kahramanların, bu dünyadakileri korumaya devam edeceği inancını yansıtmaktadır.

Kaynak: (Antropolog Günnur Yücekal Ermetin, Mevlevilikte Şamanizm İzleri, s.123-124-125, Töre Yayınevi 2009 İstanbul)
Bu makaleyi paylaş :

0 yorum:

Blogger Template by Clairvo