22 Nisan 2013 Pazartesi

Attilla, Roma'ya Karşı



ATTILA 395-453
Büyük Hun Imparatoru'dur. 395 yilinda dogdu.
Hun Devleti'nin kurucularindan Muncuk'un ogludur.
434 yilinda kardesi Bledu ile birlikte Imparatorlugun basina geçti.
Bir süre sonra kardesinin öldürülmesiyle Tuna kiyilarindan Çin Seddi'ne kadar uzayan imparatorlugun tek hâkimi oldu.

10 binlerce kisilik ordusuyla Galya sehirlerini alt üst etti. Orleans'i kusatti. Kuzey Italya'yi silindir gibi ezip geçti. Avrupa'yi titreten bir cihangir oldu. 453 yilinda öldü.Tipki Büyük Iskender gibi bütün dünyaya hâkim olmak ihtirasi ile dopdolu bulunan Attila, bu büyük emelini tamamen gerçeklestiremedi. Ancak tarihin tanidigi en ünlü cihangirlerden biri oldu.Gençligini baris için rehin olarak Roma'da geçirmis, bu yüzden Roma kültürünün yani sira zaaflarini ve karakterlerini incelemisti. Latince'yi de ana dili gibi ögrenmisti. Hükümdar olduktan sonra Romalilar hakkindaki bütün bu bilgilerini en iyi sekilde degerlendirmeyi basardi.

Attilâ önce Dogu Roma'yi hedef aldi. Bizans üzerine yürüdü. Kendisinden aman dileyen Imparatoru yillik vergiye bagladi. Bir süre sonra vergisini ödemeyen imparatora, bunu pek pahaliya ödetti. Balkanlardan Mora'ya, oradan Istanbul kapilarina kadar olan bölgeyi ele geçirdi. Bizanslilar vergiyi iki misline çikartarak Istanbul'u kurtardilar. Fakat, bu arada Bizans Imparatoru III. Valentinianus, bir suikastçi göndererek Attilâ'yi öldürtmeye tesebbüs etti. Bu tesebbüs sonuçsuz kaldi. Imparator bu kez kendi emriyle suikasti hazirlayanin kafasini kestirip Attilâ'ya göndermekle, kendisini temize çikarmaya kalkisti.

Bu arada III. Valentinianus'un hayati boyunca evlenmemeye mahkum ettigi kiz kardesi, rahibe olarak kapatildigi manastirdan Attilâ'ya bir nisan yüzügü göndererek kendisiyle evlenmeye hazir oldugunu bildirdi. Bütün Avrupa'ya dehset saçan Attilâ, Bizans Imparatoru'na daha sert bir mesaj göndererek, nisanlisinin kapatilmis bulundugu manastirdan serbest birakilmasini ve müstakbel esine çeyiz olarak Bati Roma Imparatorlugunun yarisinin verilmesini istedi. III. Valentinianus, Büyük Türk-Hun Imparatoru'nun bu teklifi karsisinda kara kara düsüncelere daldi. Bunun verdigi huzursuzluk bütün Bizans'i kapladi. Dogu Roma Impatorlugu sinirlari içinde bitip tükenmek bilmeyen korkulu günler ve aylar basladi,

Attilâ'nin bütün emeli Bati ile Dogu Roma Imparatorluklarinin kendisine karsi birlesmelerini önlemekti. Iki cephede birden savasmak istemiyordu. Dogu Roma'yi bu huzursuzlugun içinde biraktiktan sonra ani bir kararla Bati Roma'ya yürüdü. Bir hallaç pamugu gibi atti, Bati Roma Imparatorlugu'nu.

Roma'ya girmesinin gün meselesi halini aldigi bir sirada Papa III. Leon, bizzat Attilâ'nin karargâhina giderek Roma'yi çignememesi için ricada bulundu. Hattâ bunun için kendisine yalvardi. Papanin bu yalvarisi karsisinda istilâyi durdurmayi kabul eden Attilâ, Romalilari çok agir bir vergiye bagladi.Sekiz yil içinde bütün Avrupa'da esi görülmemis ölçüde büyük bir istilâda bulunan Attilâ, korku ve dehset ifade eden tek isim oluvermisti. Bu yüzden son derece âdil bir hükümdar olmasina ragmen bütün Avrupa kendisini barbar gözüyle gördü. Onun etrafina saçtigi büyük korku ve dehsetin psikolojik bir sonucu olmustu bu yanlis teshis...

Attilâ yalniz büyük bir istilâci ve yaman bir komutan degil, mükemmel bir hükümdardi. Tarih onu, milletine medenî bir düzen veren ve dünyada posta teskilatini kuran ilk kisi olarak tanir.Attilâ'nin ilk esi ve bas kadini Arikan idi. Ölümünden sonra yerine geçen oglu Ilek'in anasi olan Arikan'dan baska bir kaç kadin daha almisti. 453 yilinda büyük Türk-Hun Imparatorlugu'nun baskenti olan Etzelburg'da (Bugün Macaristan sinirlari içinde bulunan Attila sehri) Ilkido adinda genç bir kizla evlendi. Elli sekiz yasinda olmasina ragmen son derece dinç ve kuvvetli idi. Evlendigi gecenin sabahinda, bütün Avrupa'yi tir tir titreten cihangir, yataginda ölü bulundu. Agzindan, burnundan bosanan kanlarla, bütün yatak kipkirmizi olmustu. Ölümünün siddetli bir burun kanamasindan mi, bir hastaliktan mi, yoksa bir suikast sonucu mu meydana geldigi kesinlikle anlasilamadi.

Cenazesi, ölümünün ertesi günü yapilan çok büyük bir törenle kaldirildi. Cesedi altin bir tabuta konulmustu. Bu tabut, önce gümüs, sonra da demir bir mahfazanin içine yerlestirilmis ve böylece topraga verilmisti.Attilâ, ölümünden sonra, kimse tarafindan rahatsiz edilmeden ebedî uykusunu uyumak isterdi. Bunu, böyle vasiyet etmisti. Bu nedenle mezarini kazip kendisini topraga verenler okla vurulmak suretiyle hemen oracikta öldürüldü. Sonra mezarinin yanindan geçmekte olan bir çayin mecrasi degistirildi. Sular basta tarafa, muhtemel olarak mezarin üzerinden verilen yeni mecrasina akitildi. Böylelikle büyük cihangirin son arzusu yerine getirilmis oldu.
Ne yazik ki bugün mezarinin yeri dahi bilinmez...
Bu makaleyi paylaş :

0 yorum:

Blogger Template by Clairvo